43,6193
38,5383
4.016,84
Hayat, bazen bir nehrin sakin akışı, bazen de şelalenin köpüklü coşkusudur. İnsan ise bu akışta bazen bir yaprak misali sürüklenir, bazen de kök salmış bir çınar gibi direnir. Peki ya bu yolculukta karşılaştığımız fırtınalar, kayıplar, yalnızlıklar… Hepsi boşuna mı? Tarih, sabrın kaderle dans ettiği sayfalarla dolu. Peygamberlerin hikâyelerinden günümüzün sessiz kahramanlarına kadar, her birimiz aslında aynı hakikatin izini sürüyoruz: Üzülme, çünkü Allah bizimle, sabredenlerle…
Hangi Peygamber rahatta yaşadı Ki?
Kur’an, insanı yaralayıp paramparça etmek için değil, yaralarını sarmak için indi. O, Hatice’nin açlıktan solan yüzünde, Bilâl’in sırtındaki kırbaç izlerinde, Taif’te taşlanan peygamberimizin ellerinde hayat buldu. Hz Adem’in evlat acısı, Hz. Nuh’un tufanla mücadelesi, Hz. Yusuf’un kuyudaki duası… Hepsi bize şunu fısıldar: Zorluk, insanı olgunlaştıran bir sınavdır. Musibet ne kadar derinse, rahmet de o kadar yakındır. Tıpkı kuyunun ardından gelen saray, tufanın sonundaki gemi gibi…
Bugün sokakta gördüğümüz her gülümseme, belki de dün gece yastığa dökülen gözyaşlarının izini taşıyor. Bir berberin makas sesine karışan iç çekişi, bir şoförün direksiyonunda unutulan hayali, bir öğretmenin “Günaydın!”ına sinen yorgunluk… Onlar, içine ağlayarak gülen insanlar. Acılarını dağlara, yıldızlara, sessiz gecelere emanet edenler… Çünkü bazı yaralar kelimelere döküldüğünde değil, kalpten hissedildiğinde hafifler.
Bir sonraki sefer, gülen bir yüz gördüğünüzde hemen “Ne kadar mutlu!” demeyin. Belki o tebessüm, kanadı kırık bir kuşun uçma çabasıdır. Belki o neşeli ses, kayıplarla yoğrulmuş bir kalbin son direnişidir. Asıl insanlık, işte bu anlarda ortaya çıkar: Bir “Nasılsın?” sorusunu samimiyetle sormak, cevap beklemekten çok, o sessizliği duymaya hazır olmak… Hayatın yükünü hepimiz farklı taşırız; kimimiz gülerek, kimimiz susarak. Önemli olan, o yükün altındaki insanı görebilmek.
Peygamberlerin mirası bize şunu öğretir: Her zorluk, bir çıkış kapısını beraberinde getirir. Tıpkı çölde vaha, karanlıkta yıldız gibi… Bugün ciğeri yanan anneler, iftiraya uğrayan gençler, yalnız çocuklar… Hepsi o sabır mirasının taşıyıcıları. Unutmayalım; her gece, kendi güneşini taşıyan bir yüreğe doğar."
Çünkü sabır, karanlığı yırtan bir şafak; her gözyaşı, yarınlara saklanmış bir ışıktır…
Ve yine yaralarımız, bizi güçlü kılan hikâyelerimizdir. Ve her gülümseme, içinde bir umut saklar. Çünkü Allah, sabrın gölgesinde gülümseyenlerle…
Kalbinize dokunan bir hikâye gördüğünüzde, durun. Belki de o an, bir yüreğe liman olma fırsatınızdır…
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "çerez politikasını" inceleyebilirsiniz.